Stres, hayatımızda karşılaştığımız zorluklara ve olumsuzluklara karşı vücudumuzun bu olaylardan etkilenerek fiziksel ve psikolojik olarak tepkiler göstermesidir, buna bağlı olarak da önemli zamanlarda karşımıza çıkması daha olasıdır.
Kısaca özetlemem gerekirse stres, vücudumuzun hayatta kalma çabası olarak işlev göstermekte ve daha ilk çağlardan beri tüm insanlığın doğasında önemli bir yere sahip olmaktadır. Tabi ki ilk çağlarda insanların karşılaştıkları stres seviyesi ile günümüzdeki karşılaşılan zorluklar aynı seviyede değildir. İlk çağlardaki insanların karşılaştıkları zorluklar ve göğüs germesi gereken stres olayları oldukça tahmin edilebilir şekilde iklim şartları, vahşi hayvanlar, yiyecek kıtlığı ve barınma ihtiyacı gibi temel yaşam koşullarına dayanıyordu. Ancak günümüzde maruz kaldığımız stres, günlük hayatta dahil her an karşımıza çıkabilmektedir; ekonomik sıkıntıları kendimize dert etmemizden tutun, trafiğin bile yoğun oluşunu bile bizler için bir stres kaynağı olarak gösterebiliriz. Bu sebeple bununla baş edebilmenin bir yolunu bulmalıyız.
Beynimiz çok karmaşık bir yapıya sahiptir, ve çeşitli kısımlara ayrılmıştır. Stres yaşadığımız dönemlerde "Sürüngen Beyin" adını koyduğumuz (Görselde kırmızı renkle belirtilmiştir) kısım devreye girer ve burada doğamızın en ilkel tepkisi olarak "Savaş ya da Kaç" mekanizmasını çalıştırır. Örnek verecek olursak bir kavga anında, kaçmak veya savaşmak beynimizin bu kısmı tarafından karar verilmektedir.
Strese sebep olacak bir olayla karşılaştığımızda beynimiz aşırı derecede enerjiye ihtiyaç duyar, bu sebeple de elinden geldiğince vücudun diğer bölgelerinden tasarruf sağlamaya çalışır, işte bu yüzden stresle karşı karşıya kaldığımız zamanlarda bağışıklık sistemi ve sindirim sistemi etkilenir. Kronik stres rahatsızlığından mustarip olan insanların hastalıklara daha açık olmalarının bir sebebi de budur. Bunun haricinde stres, kan basıncını, şekeri, kolestrolü yükseltir. Aslında vücudumuzu bu kadar etkilemesinin sebebi sırf hayatta kalalım diyedir. Fakat herşeyde olduğu gibi, stresin de fazlası zarardır.Ne demiş Freud : "Uygarlığın bedeli nevrozla ödenir."
Stresle alakalı olarak yukarıda bahsettiklerimizin haricinde, her insan beyninde 4 farklı dalga boyu bulunur ve bunlardan ilki Beta Dalga Boyu`dur. Beta Dalga Boyu, dalga boyları arasında en hızlı olanıdır ve stres yüksek seviyelere ulaştığında Beta Dalga Boyu`na giriş yapılmıştır. Çok uzun süre stres altında kalındığında ise Beta Dalga Boyuna bağlı olarak dediğimiz gibi aşırı enerji yüzünden vücumuz tasarruf modunu açar. Örneğin; sabah aniden uyandığımızda, trafikte sinirlendiğimizde, iş yerinde olumsuz bir olayla karşılaştığımızda veya biriyle olumsuz bir iletişimdeyken Beta Dalga Boyu`nu kullanırız. İşte bu dalga boyunda yukarıda bahsettiğimiz stres belirtileri ortaya çıkar ve vücut bizimle olan iletişimini keseceğinden ne bir ağrı ne de bir sızı hissederiz. Ayrıca vücut bu dalga boyundayken her şeyi tehdit olarak algıladığından dolayı alınganlığımız en üst seviyededir, bu nedenle istenmeyen durumlar oluşabilir veya istenmeyen iletişimler kurulabilir. Arabayı sürekli yüksek devirde kullandığınızı düşünün. Sizce bu ne kadar faydalı olurdu? Gün içerisinde, tabi ki betaya sürekli çıkıp tekrar iniyoruz, burada önemli olan şey bu dalga boyunda olabildiği kadar az kalınmasıdır.
Bu 4 farklı dalga boyundan ikincisi ise Alpha`dır. Alpha Dalga Boyu, Beta Dalga Boyu`na göre daha yavaş dalgalara sahiptir, vücut dinlenmedeyken ve stres düzeyi normalleştiğinde devreye girer. Bu dalga boyundayken vücut farkındalığı artar yani eklem ağrıları, kesik çizik tarzı acımaların hepsini hissederiz. Alpha, huzur ve mutluluğun dalga boyu olarak bilinir. Doktorlar ve uzmanlar bu dalga boyundayken zamanın nasıl geçtiğini anlamadığımız ve gerçekten zevk aldığımız etkinlikler yapmamızı önerirler çünkü anlaşılacağı üzere zihin Betadan ziyade geçmiş üzüntülerin etkisinde veya gelecek kaygısında değil, zihin o andadır, ana odaklıdır ve bu yüzden de öğrenme en yüksek boyuttadır.
3. Dalga Boyumuz ise Theta olarak adlandırılmıştır. Rüya ve uyku evrenine girdiğimizde Alpha dalgası ile başlayan bu evre Theta dalgası ise derinleşir. Zihin kendini rüyalar yoluyla onaracaktır ve ayrıca bağışıklığımız Alpha ve Betaya göre daha yüksektir. Meditasyon ve hipnoz anlarında Theta dalgamız etkinleştirilir.
Ve son Dalga Boyumuz ise Delta olarak isimlendirilmiştir. Bu dalga boyu koma esnasında, aşırı derin ve rüyasız bir uykuda olduğumuzda aktiftir. Vücut kendi kendini iyileştirir, bağışıklık en üst seviyededir ve iyileşme en çok bu dalga boyundadır. Doktorlar bu yüzden bazı ağır hastaları uyuturlar.
Evet, bence artık hangi dalga boyunda daha iyi ve daha az stressiz olabileceğimizi öğrendik. Tabi ki hayatımızda inişler ve çıkışlar olacaktır, önemli olan bu inişlerin çıkışların farkında olup anda kalabilmemizi sağlamak. Anda kalabilme egzersizlerini ve uygulamalarını başka bir yazımda anlatacağıma emin olabilirsiniz. Şimdilik size tavsiyem Spotify üzerinde bu beyin dalgalarıyla verilen müzikler mevcut isterseniz onlara bir göz atabilirsiniz. Sizin için link de paylaşacağım.
https://open.spotify.com/album/5XIeB7c5JrOOxePz4S5D8k?si=sU0xRdxdT5OfibNz8j31gA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder