6 Aralık 2020 Pazar

DUYGUSAL SINIRLARIMIZ

Merhaba değerli okuyucularım; 

Hepimiz, hayatımızda bir kere bile olsa ister istemez kendimizi istenmeyen bir durumun ortasında bulmuş olabiliriz, bugünkü konumuz da herkesi derinden ilgilendiren bu durumun gerçek sebebini, ana kaynağını ele alıyoruz; sınırlarımız. Sınırlar nedir? Sınır koymak neden önemlidir? Ne zaman sınırlarımız veya diğer insanların sınırları ihlal edilir? Bize ne kazandırır veya kaybettirir? İşte tüm bu sorulara aşağıda yanıt bulacaksınız. Evet, hazırsanız başlayalım.

Fiziksel dünyamızda sınırların gözükmesi çok kolaydır. Çitler, işaretler, levhalar, duvarlar, teller ya da şekil verilmiş çimlerin hepsi fiziksel sınırlardır. Farklı görünümleri olsa da hepsi aynı mesajı vermektedir: BURADA BENİM MÜLKÜM BAŞLIYOR. Mülkün sahibi doğal olarak o mülkte olan bitenden sorumludur, olmayanlar ise hiçbir sorumluluk taşımazlar. Peki ya tam tersi olursa? Tam tersi olduğunda, işte bu noktada, sınırların ihlali başlamış bulunuyor. Vücudunuzun size ait olduğunu fakat başka birinin yönettiğini düşünün ve bunun sorumluluğu tamamen size ait çünkü siz, sizi yöneten mülk sahibi olmayan o insana "HAYIR" diyemediniz, hayır diyerek onu kıracağınızı veya onun sizi terk edip gideceğini düşündünüz veya aşağıda sıraladığım birkaç sebep yüzünden:

*Karşısındaki kişinin duygularını incitme korkusu

*Terk edilme ve ayrılma korkusu

*Bir başkasına tamamen bağımlı olma isteği

*Bir başkasının öfkesinden korkma

*Cezalandırılma korkusu

*Utanılacak bir duruma düşme korkusu

* Kötü veya bencil olduğunun düşünülmesinden duyulan korku

*Manevi yaşamının bozulmasından duyulan korku

*Kişinin kendini eleştiren katı vicdanı(Suçluluk Duygumuz) 

Özellikle son madde insanı gerçekten derinden etkileyen bir maddedir. Bu hayatta insanın vicdanı yüzünden yapamayacağı şey yoktur ve ne yazık ki suçluluk duygumuz yüzünden başkalarının kendi sınırlarımızı ihlal etmesine izin veriyoruz. Kötüye "evet", iyiye "hayır" diyoruz çoğu zaman, bunun tam tersi olması gerekirken.

Hayır diyememeye bir örnek; hafta sonuna yetişmesi gereken acil bir dönem ödeviniz var ve bunun için gece gündüz çalışmaktasınız.O akşam bir telefon alıyorsunuz, en yakın arkadaşınız sizden hafta sonu için bir iyilik yapmanızı istiyor. Hayır demelisiniz ama o sizin en değer verdiğiniz arkadaşınız ve sonunda size darılıp gitmesinden çok korkuyorsunuz ve isteğini kabul ediyorsunuz. Hafta sonu geliyor ve dönem ödevinizi bu küçük iyilik için haliyle bitiremediniz ve düşük not alacaksınız ve bu durum aslında iyi gibi gözükürken sonradan sizin için bir hayal kırıklığı oluşturuyor. Şimdi, başkalarını memnun ettiniz ama kendinizi kendi başarınızdan mahrum bıraktınız ve düşük not aldığınız için sabahlara kadar ağladınız. Üzülmeyin, bunu kendinize siz yaptınız. Eğer "üzgünüm hafta sonuna yetiştirmem gereken bir ödevim var, ne yazık ki sana yardımcı olamayacağım" deseydiniz kendi hayatınızda bir başarı elde edebilecektiniz. İşte bu yüzden insanlarla aramıza mesafe koymak ve onlara hayır diyebilmek çok önemlidir. Yukarıda okuduğunuz örnekten tonlarca var hayatımızda.

Ben de hayır demeyi bilmeyen bir insandım ve bu durum yüzünden kendi hayatıma çok geç başladım.Çevremdeki birçok insanı kaybettim ve hayır diyemediğim için sürekli kendi hayatımdan ve başarılarımdan oldum. Ne olursa olsun kendiniz ve kendi hayatınız için çabalamayı öğrenin. Hayır demek ayıp bir şey değil, hayır demek, insanları kendi duvarlarınız ardına almamak ve mesafeyi korumak demektir. 

Son olarak bir kitap tavsiye etmek istiyorum sizlere.Eğer bu konuyla ilgilenenler varsa ilgilerini çekeceğini düşündüğüm bir kitaptır.-SINIRLAR/Dr. John Townsend/Dr. Henry Cloud



“Sınırlar koymak, kendime duyduğum şefkati göstermenin bir yoludur. Kişisel sınırlarımın olması beni kaba, bencil ve duyarsız yapmaz çünkü ben kendi yolumu tercih ediyorum. Kendimi önemsiyorum.” - Christine Morgan 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Borderline Kişilik Bozukluğu

Değerli okuyucularım, bugün sizlere toplumumuzun bir kesiminde bulunan, daha önce belki de duymadığınız ve bipolar bozukluk ile benzer sempt...